Sezgisel beslenmeyi neden bu kadar çok seviyorsun’ diye soracak olursanız diyet ve diyet kültürünün getirilerinden, daha doğrusu kayıplarındır.
Diyet dediğimiz şey aslında ne kadar beslenmenin direkt olarak ‘kendisi’ olsa da günümüzde bu anlamda kullanılmıyor. Artık diyet, zayıflamaya yönelik yapılan kalori açığına bağlı olarak kısıtlı beslendiğimiz bir süreç anlamı taşıyor.
Ancak yapılan çalışmalar bize gösteriyor ki diyetçilik hem metabolizmayı yavaşlatıyor hem de sonrasında verdiğimiz kiloyu geri alıyoruz, hatta daha fazlasını bile geri alabiliyoruz.
Madem geri alacağız o zaman ne anlamı kaldı ki?
İşte bu noktada en başından yapmamız gereken bazı durumlar var:
-Sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmek.
-Sevdiğimiz besinleri hayatımızdan çıkarmamaya çalışıp, bu besinlerle barışmak. (Barışırsam daha çok yerim demeyin, emin olun barışmadığınız için böyle düşünüyorsunuz.)
-Vücudumuzun çalışması ve yaşamayı sürdürebilmek için yemek yememiz gerektiğini ve her besin öğesine ihtiyacımız olduğunu unutmamak.
-Uzun süreli fazla kalori açığı metabolizmayı yavaşlattığından dolayı diyetten sonra kilo almaya daha yatkın olursunuz. İhtiyacınız olanın altında tüketim yapmamaya çalışın.
Bunların dışında ‘yeme bozuklukları’ günümüzde çok yaygın hale gelmeye başladı. Estetik görüntü kaygısının yaşı kadınlarda tam olarak 3 YAŞa düştü. Gerisini siz düşünün.
En yakın olduğumuz kişi yine kendimiziz. Nasıl kardeşimize, en yakın arkadaşımıza karşı içten ve şefkat doluysak aynısını kendimize de vermeliyiz.
Bozuk yeme davranışlarımızın (bize kilo aldıracağını düşündüğümüz besinleri tükettikten sonraki aşırı pişmanlık ve ertesi günkü arınma yöntemleri, cezalandırma vs..) hiçbiri normal değildir. Yanlış düşünen insanlar tarafından empoze edilen düşünceler kendinize sevgi vermenize engel olmasın.
#diyet #sağlıklıbeslenme #yemebozukluğu
