Ateşin insanlık tarihinde temsil ettiği pek çok değer var. Sadece bulunması bile insanlık adına pek çok şeyi değiştirdi.
Bizim için bu kadar önemli olan bir maddenin Olimpiyatlar’da kullanılmasına şaşırmamak gerek. Ancak tam olarak temsil ettiği şeyi muhtemelen birçoğumuz bilmiyoruz.
Ateşin insanlık tarihindeki önemi yadsınamaz.
Ateşe atfedilen değer, Yunan mitolojisine kadar uzanıyor. Bir efsaneye göre Ateş Tanrısı Prometheus, ateş gücünü Zeus’tan çalar. İlahi dinlerde şeytan ile bağdaştırılan Prometheus, ateşi insanlara sunmak için eliyle taşır. Bu ateş; hayatın, özgürlüğün, yaratıcılığın ve mantığın bir temsilidir.
Sonsuza dek yanmaya devam edecek olan bu ateş, günümüzde Yunanistan’ın Olimpia şehrinde bulunuyor ve bugün de Olimpiyat Oyunları’nın yapılacağı yere meşalenin yolculuğu, Olimpia’da yakılmasıyla başlıyor.
Meşale ilk kez 1928’de yakılmıştı.
İlk defa Amsterdam’daki Yaz Olimpiyatları’nda tanıtılan olimpiyat meşalesi, o zamandan bu zamana kadar Olimpiyatlar’ın bir parçası oldu. Yunanistan’dan oyunların yapıldığı yere çeşitli ülkelerden geçerek götürülmesi fikri ise ilk kez 1936 yılında Berlin’deki Olimpiyatlar’da ortaya atıldı ve geçiş 12 gün sürdü.
Meşalenin yakıldıktan sonra oyunun yapılacağı yere kadar götürülmesine ise Olimpiyat Meşalesi Geçişi/Rölesi deniyor. Bu meşale eski ve modern Olimpiyat Oyunları arasındaki bağlantıyı kurduğu olumlu değerin bir simgesi hâline geldi. Kısacası Olimpiyatlar’ın sürekliliğini temsil ettiğini de söyleyebiliriz.