O zaman “Bilgi, bilgidir.” diyoruz ve bugün de neden yaya geçitlerinde zebra çizgiler kullanıldığını ve bunların neden genellikle beyaz olduğunu açıklıyoruz.
Bakalım hem teknik hem de psikolojik açıdan nasıl etkileri varmış.
Yaya geçitleri, ilk kez 1951 yılında İngiltere’de kullanılmaya başlandı.
O dönemdeki amaç, yayaların güvenli şekilde karşıdan karşıya geçişini sağlamak ve trafik akışını düzenlemekti. Zamanla bu uygulama, dünya genelinde yaygınlaştı ve farklı ülkelerde çeşitli standartlar benimsendi.
Çizgili yaya geçitlerinin temel amacı, sürücülerin dikkatini çekmek ve yayalara geçiş üstünlüğü tanımak.
Çizgilerin beyaz ve genellikle kalın, kesik kesik olması, insan gözünün bu desenleri hem gece hem gündüz kolayca fark etmesini sağlıyor. Bu da “görsel kontrast” olarak bilinen bir bilimsel prensibe dayanıyor. Beyaz çizgiler, özellikle asfaltın koyu rengi üzerinde yüksek kontrast yaratıyor ve sürücülerin yaya geçitlerini daha hızlı fark etmesini sağlıyor.
Araştırmalar, çizgili yaya geçitlerinin yayaların güvenliğini artırdığını gösteriyor.
Çalışmalar, çizgili geçitlerin bulunduğu yerlerde yaya kazalarının %25 oranında azaldığını ortaya koyuyor. Ayrıca bu çizgiler yayalara psikolojik olarak güven hissi de veriyor ve bu da yayaların daha bilinçli ve dikkatli bir şekilde karşıya geçmelerine olanak veriyor.
Son yıllarda yaya geçitleri teknolojik olarak da gelişiyor.
Bisikletliler için ya da belirli bir konuya dikkat çekmek için dünyanın farklı yerlerinde çeşitli renklerde yaya geçitleri de bulunuyor. Bunların yanı sıra LED ışıklar ve sensörlerle donatılan geçitler de gece ve düşük görüş koşullarında bile maksimum güvenlik sağlıyor.
Akıllı yaya geçitleri, yaklaşan araçları algılayarak ışıkları otomatik olarak yanıp sönüyor ve böylece sürücüleri uyarıyor.
Bir dahaki sefere yaya geçidinden geçerken, bu basit ama etkili tasarımın ardındaki detayları hatırlamak, yolculuğunuzu biraz daha ilginç kılabilir.
Yollarda görüp bunların da detayını biliyor musunuz?