Literatüre 2021 yılında kazandırılan “Altered Reward Responsiveness and Depressive Symptoms: An Examination of Social and Monetary Reward Domains and Interactions with Rejection Sensitivity” (Değişen Ödül Tepkiselliği ve Depresif Semptomlar: Sosyal ve Parasal Ödül Alanlarının İncelenmesi ve Reddedilme Duyarlılığıyla Etkileşimler) isimli makale depresyon ile ilgili ilgi çekici sonuçlar ortaya koydu.
Depresyonun sosyal süreçlerle olan ilişkisini inceleyen bu çalışmanın sonuçlarını incelemeye başlayalım.
Öncelikle araştırmanın metodolojisine göz atmakta fayda var.
Vanderbilt Üniversitesi’nden yaşları 18 ile 22 arasında değişen 120 öğrencinin katıldığı bu araştırmada, katılımcıların 80’inin kadın, yaş ortalamalarınınsa 19.32 olduğu belirtiliyor.
Araştırma kapsamında, sosyal ödül duyarlılığı, parasal ödül duyarlılığı, reddedilme duyarlılığı ve bu değişkenlerin depresif semptomlar üzerindeki etkisi inceleniyor.
Bulgulara geçelim. Araştırma sonuçlarına göre depresyon geçiren bireyler sosyal ödüllere karşı, diğer bireyler kadar duyarlı değil.
Araştırma sonuçlarında sosyal ödül geri bildiriminin, sosyal reddedilme geri bildirimine kıyasla daha pozitif bir sonuç verdiği görülüyor.
Kulağa oldukça akademik gelen bu cümleyi açıklamak gerekirse, en basit anlatımıyla depresif bireylerin sosyal etkileşimlerden beklenen olumlu geri bildirimleri tam olarak deneyimleyemediğini ve bu durumun sosyal motivasyonu azalttığı söylenebilir.
Araştırmacılar, sosyal ödül olarak tanımlanan sosyalleşme aktivitelerine düşük tepki vermenin bireylerin sosyal izolasyonunu arttırdığını ve depresyonun şiddetini de arttırdığını belirtiyor.
Ek olarak araştırmacılar, depresif bireylerin parasal ödüllere karşı da daha az tepki gösterdiğini ve bu konuda da motivasyon artışı göstermediğini belirtiyor.
Depresyon geçiren bireylerin reddedilme konusundaki duyarlılığı da büyük bir role sahip!
Ayrıca, depresif kişilerde yüksek reddedilme duyarlılığı olduğu, bunun da sosyal etkileşimlerde artan olumsuz algılar ve duygusal tepkilerle birleşerek, bireylerin sosyallikten kaçınmasına yol açtığı belirtiliyor.
Araştırmacılar, reddedilme korkusunun sosyal destek arayışını da engelleyerek depresyonun derinleşmesine katkıda bulunabildiğine vurgu yapıyorlar.
Başka bir deyişle, sosyal etkileşimlerden alınan düşük tatmin ve reddedilme korkusunun bir araya gelmesinin bireylerin sosyal ortamlardan kaçınmasına ve yalnızlık hissinin artmasına neden olduğuna bu durumunsa depresyonun sürekliliğine ve derinleşmesine sebep olacağı söyleniyor.
Özetle, araştırma kapsamında ulaşılan bulgular depresyona ilişkin önemli bulgular ortaya koymasına ek olarak depresif bireylerin sosyal ortamlardan kaçınma davranışını açıklamaya yönelik önemli gerçekleri ortaya koyuyor.
Tabii her bilimsel araştırmada olduğu gibi bu araştırmada da bazı kısıtlar olabileceğini ve yalnızca kendi örneklemi kapsamında genelleştirilmesinin en doğrusu olduğunu hatırlatarak içeriğimizi noktalayalım.