İnsan vücudu, oldukça karmaşık bir yapıdır. Her bir damar ve organ, birbiriyle koordinasyonlu bir şekilde hiç durmadan çalışmaya devam eder. Kalp de bunlardan biridir.
Peki biz hiç hissetmesek de kalp krizi sırasında neler olur?
Kalp krizi, saniyelik veya dakikalık bir acil durum gibi gözükse de aslında temeli, yıllar veya on yıllar öncesinden atılır.
Kalp, kaslı bir organdır. Ortalama bir yetişkinin kalbi ise günde 100.000 kez atar ve her dakika, vücuda yaklaşık 5,6 litre besin ve oksijen açısından zengin kan pompalar. Kan öncelikle kalpten akciğerlere gider ve burada oksijenlendirilir.
Ardından beyne, sindirim sistemine ve vücudun diğer dokularına, besin ve oksijen sağlamak için atardamarlara pompalanmak üzere kalbe geri döner. Kalp krizine giden süreçte ise kalp kasına oksijen ve besin sağlayan birincil koroner arterler, yıllar içinde daralır.
Bu durum büyük ölçüde arter duvarlarında yağlı plakların birikmesi olan ateroskleroz sebebiyle gerçekleşir. Ayrıca bazı zamanlar, plakların sert dış yüzeyi çatlayabilir ve trombosit ismi verilen kan bileşenleri, çatlaklara yapışarak atardamarın daha da daralmasına neden olabilir.
Eğer yağlı plakların yıllarca birikmesiyle atardamarlar zaten daralmışsa pıhtı, kalbe giden kan akışını tamamen tıkayabilir.
Bununla birlikte plakların parçaları da kopup, atardamarlardan geçerek tıkanıklığın hızla kötüleşmesine sebep olabilir. İşte bu tür tıkanıklıklar, kalp krizine yol açar kalpteki kas hücreleri, birkaç dakika içinde hasar görüp ölmeye başlar.
Daha az yaygın olsa da koroner arterlerin duvarlarında ani bir spazm ya da kasılma, kan akışını engelleyebilir ve kalp krizini tetikleyebilir. Bu spazmlar en sık, sigara içenlerde, yüksek kolesterole ya da yüksek tansiyona sahip olanlarda görülür.
Özetle kalp, epey karmaşık bir organdır. Kalp krizinin oluşumu da bir o kadar gizemlidir ve tekrar ettiğimiz gibi kalbin ve damarların karşılaştığı uzun süreli problemler sebebiyle meydana gelir.