Doğum günü hatıralarımız veya konuşmaya başladığımızda annemizin bize söyledikleri. Bu değerleri anları hatırlamamak oldukça sinir bozucu değil mi?
Gelin, bu durumun sebeplerine bakalım.
Hayatımızın ilk yıllarındaki anıları hatırlamama durumumuz, bebeklik amnezisinin bir sonucudur.
Küçük yaşlarda bilgiyi saklayamama gibi bir şey elbette söz konusu değildir. Ancak o yaşlarda beynimiz, henüz bilgileri anılar olarak bildiğimiz karmaşık sinirsel örüntülere gönderemez.
2 ila 4 yaşları arasındaki çocuklar genellikle epizodik hafızadan yoksundur. Bu hafıza, belirli bir olayın ayrıntılarıyla ilgilidir ve beynin yüzeyinin ve korteksinin çeşitli bölümlerinde depolanır.
Örneğin ses hafızası beynin yanlarındaki işitsel kortekslerde işlenirken görsel hafıza, görsel korteks tarafından yönetilir. Hipokampüs ismi verilen beyin bölgesi de tüm dağınık parçaları bir araya getirir.
Temple Üniversite’sindeki psikoloji profesörü Nore Mewcombe’un da bu soruya bir cevabı vardır.
Newcombe, çocukların 2-3 yaş aralığına kadar belirli bölümleri kaydedemeyecebileceklerini çünkü bu dönemde hipokampüsün bilgi parçalarını bir araya getirmeye başladığını dile getirir. Hipokampüs, parçaları toparlamaya yeni yeni başladığı için tam bir hatırlama gerçekleşmez.
Ayrıca bu yaş aralığındaki çocuklar, dünyanın nasıl işlendiğini yeni öğrendiği bir dönemdedir ve ilk 2 yılın temel amacı, semantik bilgi edinmektir. Bu döneme epizodik belleğin dahil edilmesi, onların kafasını karıştıracaktır. Bu sebeple anıları depolayan bu bellek devre dışı kalır.
Başka bir teoriye göre ise aslında bu erken çocukluk anılarını çocukken depoladığımızı fakat yetişkin olduğumuzda bunları hatırlamadığımızı yani unuttuğumuzu öne sürer.